3 Ocak 2008 Perşembe

E biz bu filmi görmüştük?


Bu kadar hesaplanmış, matematik problemine döndürülmüş ''duygu yüklü'' filmler korkutuyor beni.
(Aynı şeyi Little Miss Sunshine'da da hissetmiş o yüzden ''çok'' sevememiştim ne kadar iyi bir film olsa da.)
Üstelik Yavuz Turgul artık komik değil. Tosun Paşa'da başlayıp Muhsin Bey, Aşk Filmlerinin Unutulmaz Yönetmeni'ninde devam eden o muhteşem mizah artık yok. Onun yerine ''ben seyirciyi çok iyi tanırım'' ve ''nerede ne hissetmesi gerektiğine ben karar veririm'' ciddiyeti var.
Eğer özel kapsüllerde dondurulup yalnızca Yavuz Turgul filmlerinde uyandırılsaydık, muhtemelen Kabadayı'nın çok iyi bir film olduğunu düşünürdük. Ama malesef biz zavallı seyirci kullar Türk, Avrupa ve Uzak Doğu Sineması'ndan çok iyi filmler seyrediyoruz artık. (Memento'yla Tarantino filmlerini de biliyoruz üstelik! Polaroid fotoğraf çekilip, Mexican Standoff yapılınca bir Deja Vu yaşamıyor değiliz.)
Gene toparlayamayarak film hakkında bildiğim tek lafı edeyim: Çok samimiymiş 'gibi yapan' çok kibirli bir film bu. (Kenan İmirzalıoğlu ise bildiğiniz gibi değil!)

Hiç yorum yok: