Güzel Sanatlar Fakültesi puanları düşürülsün!
Kavgam’ın bestseller olduğu ülkemizde Max’in Genç Hitler adıyla bilinmesi şaşırtıcı değil herhalde. Film (adıyla müsemma) Max Rothman isimli savaş gazisi Yahudi bir resim tacirini merkeze koysa da, izleyici elbette henüz ‘The Hitler’ olmamış genç Hitler ile daha çok ilgileniyor.
Birinci Dünya Savaşı’nda kolunu kaybeden zengin Yahudi Max Rothman tesadüfen pek de gelecek vaat etmeyen ressam adayı onbaşı Hitler’le karşılaşıyor. Ayaküstü tanışma konuşmasında cephede birbirlerinden sadece birkaç kilometre uzakta savaştıklarını öğreniyorlar. İşsiz, parasız ve yapayalnız olan genç Hitler savaş sonrası ordunun kışlasında kalmaya devam ederken kendisi ailesine ve zenginliğine geri döndüğünden olsa gerek, Max Rotman Hitler ile ilgilenmeyi kendine görev ediniyor. Aralarındaki ilişki biraz zorlama da dursa, film aslında savaş karşıtı Max Rotman’ın Hitler’i neredeyse kaybettiği kolu gibi bir savaş kaybı olarak gördüğünü anlatmak istiyor. Herhalde bu yüzden de genç Hitler’in ‘’Ben Yahudi karşıtıyım, sıçtılar gül gibi ülkemin içine!’’ diye orda burada bar bar bağırınmasına rağmen ondan bir türlü vazgeçmiyor. Hitler’in boktan resimlerine bakıp ‘’İçindekini kâğıda dök evladım, cephede yaşadıkların resimlerinden okunsun.’’ gibi ortalama eleştirilerle onu mütemadiyen gaza getirmeye çalışıyor.
Film ‘’Hitler’i insanileştirdiği’ için oldukça eleştiri toplamış. Peki Hitler'i insan yerine koymak ne demek? Aslında Hitler iyiydi de çevresi kötüydü, bir elinden tutan olaydı da keşke yıkıcı dürtülerini sanata aktaraydı mı demek? Ressam olarak umduğunu bulamayan Hitler'in ‘’Mademki resim yapamıyorum en iyisi katliam yapayım.’’ demesi mi gerek?
Bir ırkı yok etmeye çalışırken yaptıklarına ya da hastalıklı felsefesine bakınca, bütün bunları ancak bir insan evladının yapabileceğini görmek çok da zor değil. Hiçbir fino köpeği kurt köpeklerini ortadan kaldırmak için kitlesel imha planları yapmıyor zira.